Kıbrıs Cumhuriyeti’nde, kaynaklarının kim olduğunu ortaya çıkarmak amacıyla, gazetecilerin ve yakınlarının mahkeme emriyle gözetlenmesine izin verecek yasa tasarısı, gazetecileri ve uzmanları alarma geçirdi.
Ana Noktalar:
- Kıbrıs Cumhuriyeti hükümeti gazeteciler üzerinde kapsamlı yetkiler peşinde
- EMFA’yı uygulamak için önerilen mevzuat, casus yazılım ve gözetlemeye izin veriyor
- Gazeteciler ve paydaşlar, yasa tasarısının, EMFA’nın korumayı amaçladığı ilkelerin altını oyduğunu söylüyor
- Kıbrıs Barolar Birliği taslağı, “anayasaya aykırı ve paradoksal” olarak nitelendiriyor
Başsavcının sağlayacağı bir mahkeme emri ile gazetecileri gözetlemek için casus yazılım kullanılabilecek; kendilerinin, meslektaşlarının ve yakınlarının ev ve işyerleri aranabilecek.
Tasarı, AB üye devletlerinin Avrupa Medya Özgürlüğü Yasası’nı (EMFA) uygulamaya geçirme yükümlülüğünün bir parçası olarak içişleri bakanlığı tarafından hazırlandı. Ancak paydaşlar, bu tasarının EMFA’nın tam tersine bir adım olduğu konusunda uyarıyor.
CIReN tarafından ele geçirilen yasa tasarısı, istihbarat servisi başkanı, polis müdürü ve “diğer herhangi bir inceleme memuru veya yetkili memur” dahil olmak üzere yetkililerin, başsavcıdan, gazetecileri kaynaklarını ifşa etmeye zorlayacak bir mahkeme emri talep etmesine olanak sağlıyor.
Ayrıca başsavcıya, bir gazetecinin, meslektaşlarının veya kaynakları hakkında bilgi sahibi olabilecek çevresindeki herhangi bir bireyin gözetlenmesini gerektiren bir mahkeme emri alma yetkisi veriyor.
Tasarıya göre, “gazetecinin kaynaklarını veya gizli iletişimini” tespit etmek nihai amacı ile, tüm bireyler gözetlenebilir, mülkleri ve işyerleri aranabilir.
Yukarıdaki önlemlerin yetersiz kalması durumunda, cihazlarına casus yazılım yüklenebilir.

Kıbrıs Barolar Birliği, taslağın anayasaya aykırı ve paradoksal olduğunu, çünkü gözetlemeyle ilgili koşulunun kapsamını genişlettiğini belirtti.
Birlik, “Diğer tüm vatandaşlar için iletişimlerinin dinlenmesine beş suç dışında izin verilmiyorken, daha yüksek düzeyde koruma altında olması gereken gazeteciler için buna izin verilecek” dedi.
Gazeteciler sendikası başkanı Giorgos Frangos, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yasa tasarısının EMFA’nın özünü çarpıttığını söyledi. Taslağa karşı sert muhalefetini dile getiren Frangos, tasarının araştırmacı gazeteciliği baltaladığını, ve “gazetecilerin çalışmalarını cezalandırdığı ve kaynaklarını ifşa etmeye zorladığı” için kabul edilemez olduğunu söyledi.
Avrupa Konseyi medya uzmanı Christophoros Christophorou, CIReN’e yaptığı açıklamada, EMFA’nın Kıbrıs mevzuatına aktarılırken açık şekilde saptırıldığını belirtti.
Christophorou, “İfade özgürlüğünü ve basın özgürlüğünü korumak için düzenlemeler getirmek yerine, taslak, esas olarak derogasyonlar ve bunların suç sayılmasıyla sınırlı” dedi.
Geçtiğimiz hafta mecliste paydaşların gösterdiği ilk tepkilerinin ardından, içişleri bakanlığı Salı günü bu konuda bir toplantı yapmayı kabul etti.
Etik Komitesi Başkanı Elli Kotziamani de, “EMFA’nın gazetecilerin özgürlüklerini korumaya yönelik temel hükümlerinin, medyayı manipüle etmek ve gazetecilerin misyonuna engel koymak amacıyla ihmal edildiğini” söyledi.
‘Sınırlı’ istişareye yönelik eleştiri
EMFA Nisan 2024’te kabul edilmiş olmasına rağmen, yasa tasarısı paydaşların eline sadece bir ay önce geçti ve kendilerine 15 gün içinde yazılı yanıt vermeleri söylendi.
Gazeteciler ve diğer paydaşlar, mevcut mevzuat tamamen güncelliğini yitirmiş ve pratikte uygulanmıyor olduğundan, medya ve basın özgürlüğü ile ilgili konularda kapsamlı bir kamuoyu istişaresi talep ettiler. Kıbrıs Medya Enstitüsü IMME direktörü Nicholas Karides, tartışmanın “mektup alışverişi ile değil, yapılandırılmış ve anlamlı bir diyalog şeklinde olması gerektiğini” söyledi.
Ancak güçlü muhalefete ve Barolar Birliği’nin belirli hükümlerin anayasaya aykırı olduğu yönündeki uyarısına rağmen, bakanlık yasa tasarısını geri çekmeyi reddetti ve yalnızca revize edilmiş bir versiyon sunmayı kabul etti ve Ağustos son tarihini uyacağını söyledi. İçişleri Bakanlığı müdürü George Mathiopoulos, CIRen’e “Ağustos son tarihine uymak ve EMFA’yı uygulamamanın sonuçlarından kaçınmak için revize edilmiş bir versiyon önereceğiz” dedi.
Kamu yararı yok
EMFA gazetecinin kaynaklarını ortaya çıkarma çabalarını yasaklasa da, bazı durumlarda gözetleme, casus yazılım kullanımı, veya bir gazeteciye kaynağını ifşa etme yükümlülüğü getirmeye izin veriyor.
EMFA ile Kıbrıs Cumhuriyeti’nin taslak mevzuatı arasındaki ifade farkı şu: AB düzenlemesinin 4. Maddesi bunun, “vaka bazında üstün kamu yararı gözeten bir nedenle haklı gösterilmesi ve orantılı olması” gerektiğini şart koşuyor.
Ancak Christophorou, bu ifadenin, Kıbrıs Cumhuriyeti hükümeti tarafından sunulan yasa tasarısında olmadığını belirtti.
Christophorou, “bu koşul tasarıda yok, ve ‘kamu yararı’ terimi hiçbir yerde geçmiyor” dedi.
Bu nedenle, bu durum “gücün kötüye kullanımı ve basın özgürlüğü ile editoryal bağımsızlığın ihlali”ne kapı aralıyor.
Kıbrıs’ın AB hukukuyla uyum sağlamak için hazırladığı taslak mevzuatta, EMFA metninde yer alan güvenceler de yok. EMFA özellikle, “kaynaklar gazeteciler için ‘hammadde’ ile eşdeğerdir: medya içeriğinin, özellikle haber ve güncel olaylar içeriğinin üretiminin temelidirler” hükmünü içeriyor.
“Bu nedenle gazetecilerin bilgi toplama, teyit ve analiz yapma yetilerinin, özellikle de hem internet üzerinden olmayan hem de internet üzerinden gizli iletilen ve kaynakların tanımlanmasını sağlayacak bilgilerin korunması hayati önem taşımaktadır.”
Büyüyen sorun
Kıbrıs’ın basın özgürlüğü konusundaki endişeleri daha da artıran bir başka adım da, başsavcının tek başına, çalışmalarının sahte haber olduğuna karar vermesi durumunda, gazetecilerin kovuşturma ve hapisle karşı karşıya kalma tehlikesini içeren bir yasa değişikliğinin üzerinde çalışılıyor olmasıdır.
Uluslararası Gazeteciler Federasyonu, bunun Sınır Tanımayan Gazeteciler’e göre 2024’te basın özgürlüğü endeksinde 10 puan düşen Kıbrıs’taki basın özgürlüğü üzerinde “soğuk duş etkisi” yaratacağı konusunda uyardı. Ülke şu anda 180 ülke arasında 65. sırada yer alıyor. 2023’te ise 55. sıradaydı.
BM’nin fikir ve ifade özgürlüğü hakkının teşviki ve korunması konusunda çalışan özel raportörü Irene Khan, geçen yıl önerilen değişikliğin “herhangi bir sağlam ve sağlıklı demokrasinin çıkarlarına aykırı bir otosansüre yol açacağı” konusunda uyarmıştı.
Khan, “Sahte haberleri hapis cezaları ve diğer cezai yaptırımlarla cezalandırmak, uluslararası insan hakları standartları veya dezenformasyonla mücadele alanındaki iyi uygulamalarla uyumlu değildir” demişti.
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) de, hükümetin gazetecileri hapis cezasıyla karşı karşıya bırakabilecek bir yasa teklifi sunmasının yarattığı öfke arasında, Akel Milletvekili Irene Charalambides’in talebi üzerine konuyla ilgili görüş bildirdi.
AGİT, yasa değişikliğinin “uluslararası insan hakları standartlarına uyum açısından ciddi eksiklikleri” olduğunu ve bunun kamu görevlilerinin bu yetkiyi kötüye kullanmasına yol açabileceğini belirtti.
AGİT “Hafif bir para cezası olsa bile, cezai yaptırım uygulanması olasılığı ifade özgürlüğü üzerinde caydırıcı bir etki yaratma riski taşıyor” dedi.