Nicolatos “Altın Pasaportlar” hakkında konuştu: “Daha fazlasının yapılmasını umut ediyordum”

Kıbrıs Cumhuriyeti Yüksek Mahkemesi eski Başkanı Myron Nicolatos, “altın pasaport” programı olarak da bilinen Kıbrıs Yatırım Programı ile ilgili nihai rapor sunulduktan dört yıl sonra CIReN’e özel bir mülakat verdi. Nicolatos, “altın pasaport” programındaki usulsüzlükleri araştırmak için kurulan geçici Komite’ye başkanlık etmişti. 

Nicolatos, hiçbir zaman alınmayan sorumluluklar ve yerini bulmayan adalet hakkında düşüncelerini dile getirdi.

“Değerli bir iş yaptık, ayrıntılı bulgular sunduk, ve daha fazlasının yapılmasını umut ediyordum.” 

“Araştırmaların veya kovuşturmaların nasıl ilerleyeceği Başsavcı’nın kararına bağlıydı; Anayasa uyarınca bu konuda yetkili makam odur.”

Nicolatos kurumsal başarısızlık ile ilgili şunları söyledi: “Sorumluluk Bakanlar Kurulundadır. Gerçekler ortaya çıkarıldı, hatalar belgelendi – ancak (bakanlar kurulu) üyeleri sorumluluk almadı.” 

Şeffaflığın herkes için geçerli olduğunu ısrarla belirten eski yargıç, “Cumhurbaşkanı Anastasiades’in çıkar çatışması vardı ve bunu beyan etmedi” dedi.  

Mülakat – Kyriakos Pierides 

Yüksek Mahkeme Eski Başkanı Myron Nicolatos. Foto: Kyriakos Pierides

KP: Raporunuzda “kurumsal başarısızlıktan” bahsediyorsunuz. O zamandan beridir bu konuda herhangi bir adım atıldı mı?

MN: Doğru yönde bazı adımlar atıldı. Örneğin, şüpheli statüye sahip kişilere yasa dışı olarak verilen bazı pasaportlar iptal edildi. Bazı vakalar mahkemelere taşındı ve davalar devam ediyor. Altın Pasaport programı sonlandırıldı.

KP: Daha fazlası yapılabilir miydi?

MN: Araştırma Komitesi olarak yürüttüğümüz çalışmanın çok kapsamlı ve kaliteli olduğuna inanıyorum. Raporumuza dayanarak daha fazlasının yapılmasını umut ediyordum. 

KP: Neden daha belirleyici bir adım atılmadı?

MN: Komitemiz doğası gereği bir araştırma komitesiydi. Sorgulama veya kovuşturma yetkimiz yoktu. Verileri toplayarak Cumhuriyet’in Başsavcısına sunduk. Daha ileri araştırma veya kovuşturma yapılmasına, ve raporun genel olarak nasıl ele alınacağına karar verme yetkisi Başsavcı ve ilgili makamlardaydı.

KP: Süreç neden bu kadar yavaş ilerliyor?

MN: Mahkemelere getirilen bazı davaların sorunlarla karşılaştığı veya reddedildiği doğru. Ceza davaları katı bir yasal süreci takip eder ve suçun, makul şüphenin ötesinde kanıtlanması gerekir. Bazı vakalarda, bu kural karşılanmamış olabilir.

KP: 500’ün üzerinde yüksek risk içeren vakanın yalnızca üçü mahkemeye taşındı. Bunun nedeni nedir?

MN: Komite, herhangi bir araştırma veya kovuşturma prosedürünün ayrıntılarına girmeden, sadece belli vakalarda yüksek riskin söz konusu olduğunu ortaya koydu. 

KP: Ama bir sonraki adımı atması gerekenler için yeterli kanıt sağladınız mı?

MN: Evet! Komite tarafından sağlanan veriler – çağrı yaptığımız kişilerin ifadeleri de dahil – ilgili makamların uygun, adil ve gerekli görmesi durumunda daha ileri araştırma için temel oluşturabilecek kanıtları içeriyordu.

KP: Sorumluluk kimde peki – başvuruyu yapan kişide mi, aracıda mı, yoksa altın pasaportu onaylayanda mı?

MN: Belirleyici rol, başvuruyu onaylayan makamındır. Altın pasaportlar söz konusu olduğunda, bu makam Bakanlar Kurulu idi. Ancak, Kurul büyük ölçüde yetkili bakanlığın, yani İçişleri Bakanlığı’nın araştırma ve kanısına itibar etti.

KP: Peki hesap verebilirlik kimde? Memurlarda mı, yoksa onların siyasi amirlerinde mi?

MN: Genel olarak, sorumluluğun bakanda mı yoksa ilgili memurda mı olduğunu söylemek zor. Bu, ayrıntılı olarak incelenmesi gereken her bir vakaya ve vakanın olgularına bağlıdır. Araştırma, Başsavcı tarafından emredilir ancak Polis tarafından yürütülür.

KP: İşlemlerin aceleye getirilmiş olduğu, üstünkörü yürütüldüğü, ve Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu üyelerinin kime vatandaşlık verildiğini bilmediği iddiaları ne kadar güvenilir?

MN: Şüphesiz çok sayıda başvuru vardı ve Bakanlar Kurulunun her bir vakayı ayrıntılı olarak incelemesinin neredeyse imkansız olduğuna inanıyorum. Ancak sorumluluk, yasal olarak bu tür başvuruları onaylama yetkisine sahip olan Bakanlar Kurulu’na aittir. Kimseyi suçlamak istemiyorum, ancak gerçekler ortada. 

KP: Nedir bu gerçekler?

MN: Hatalar yapıldı ve vakaların yarısından fazlasında yasa çiğnendi. Başvuru sahiplerinin yakınlarına da vatandaşlık verildi – ki bu, yasada öngörülmeyen bir şey. Dolayısıyla bu hatalar ortada. Her bir spesifik vakada ne olduğu şu anda hatırımda değil. 

KP: Peki sorumluluk kolektif mi?

MN: Başvuruların bazılarını onaylayan Bakanlar Kurulunun kolektif cezai sorumluluğu olduğu sonucuna varabileceğimizi sanmıyorum. Ben öyle olduğunu düşünmüyorum.

KP: Çıkar çatışması sorunu siyasiler için de geçerliliğini koruyor mu?

MN: Herhangi bir biçimde çıkar çatışması yaşayan herkesin süreçten çekilmesi veya en azından bu durumu beyan edip diğerlerinin onayını alması gerektiğine inanıyorum – diğerlerinin onayı, söz konusu kişinin sürece katılımına itiraz olmadığını gösterir.

KP: Peki ya Bakanlar Kuruluna başkanlık eden Cumhurbaşkanı?

MN: Cumhurbaşkanı Kurula başkanlık eder, ancak Kurulun üyesi değil ve oy hakkı yok. 

KP: O zaman Cumhurbaşkanı “sorumluluk taşımayan bir güç” mü?

MN: Sorumluluk taşımıyor değil, ancak bu durumda başvuruları onaylama yetkisinin Bakanlar Kurulunda olduğu ve Cumhurbaşkanı’nın bu organın bir üyesi olmadığı gerçeği ortada.

KP: Cumhurbaşkanı’nın sorumluluğu nedir?

MN: Doğrusu, Cumhurbaşkanı Kurulun üyesi olmadığı için süreçten çekilme veya bir çıkar çatışması beyan ederek diğerlerinden onay alma gibi resmi bir yükümlülüğü yok. Ancak şeffaflık kuralları herkes için geçerlidir ve dolayısıyla, çıkar çatışması durumunda Cumhurbaşkanı’nın bunu beyan etmesi daha iyi olabilirdi.

KP: “Nicos Anastasiades” hukuk firmasının 57 altın pasaport başvurusunda bulunup onay alması bir çıkar çatışması mıdır?

MN: Eski Cumhurbaşkanı’nın adını taşıyan hukuk firmasının %50’si, birinci derece akrabaları olan iki kızına aittir. Dolayısıyla, evet, çıkar çatışmasıdır.

Yüksek Mahkeme eski Başkanı Myron Nicolatos ve CIReN’den Kyriakos Pierides. Foto: Kyriakos Pierides

KP: Geçtiğimiz dört yıl içerisinde, herhangi biri herhangi bir sorumluluk aldı mı?

MN: Eski Cumhurbaşkanı’nın, bazı hataların – siyasi hataların – yapıldığını kabul etmiş olduğuna inanıyorum. Ancak, özellikle bu konuyu mu kastettiğinden emin değilim.

KP: Bakanlar ve diğer politikacılar için de çıkar çatışmaları söz konusu oldu mu?

MN: Bildiğim kadarıyla, hiçbir bakan sorumluluk kabul ettiği yönünde bir açıklama yapmadı. 

KP: Altın pasaportlar AB tarafından incelemeye tabi mi?

MN: Söz konusu program AB yasalarının ihlalini teşkil ediyordu. Ülke ile gerçek bir bağın olmaması, üye devletler arasındaki iyi niyet ve işbirliği ilkelerini ihlal ediyordu. Bir üye devlet, para veya yatırım karşılığında Avrupa vatandaşlığını “satamaz.”

KP: Bu kişilerden hangisinin Kıbrıs ile gerçek bir bağı var?

MN: Devletin bu tespiti yapması gerekir ve bu, teyit edilebilir. Ancak, birinin bir mülk satın alması ve daha sonra onu elden çıkarması, satması mümkündür.

KP: Bunu teyit etmek zor mu?

MN: Ne kadar zor olduğunu bilmiyorum ama devlet bunu belirleme yeteneğine sahip.

KP: Aradan dört yıl geçti ve hala bu konuları tartışıyoruz. Bu size ağır geliyor mu?

MN: Dokuz ay süren önemli bir çalışma yaptığımızı düşünüyorum. Görüş ayrılıkları vardı, ancak raporumuzu oybirliğiyle sunmayı başardık. Ve alçakgönüllülükle söyleyebilirim ki, bu raporun çok büyük bir değeri olduğuna inanıyorum.

KP: Raporun ardından farklı bir prosedür – araştırma yetkileri içeren bir prosedür – uygulanabilir miydi?

MN: Mevcut sistem içerisinde, bu konuda yetkili kilit makam Başsavcıdır. 

KP: Sonuç olarak, raporu sunduğunuz gün ne olmalıydı?

MN: Raporun kapsamlı bir şekilde incelenmesi gerekirdi – ki bunun yapıldığını varsayıyorum.  Ardından yetkili makamların hangi vakaların daha fazla araştırma gerektirdiğine dair karar alması gerekirdi. Bunun da yapıldığını varsayıyorum, ancak bu konuda elimde somut bilgi yok. Ancak, raporun bütün olarak araştırma yapması için Polise iletildiğini biliyorum. Sadece birkaç vakanın mahkemeye ulaştığı bir gerçek.